Bize anlama yeteneğini kazandıran yazar; Ali Bulaç
80’li yılların Hakkari’si. Küçücük bir şehir. Küçük diyorum ama, bana göre büyük bir şehir. İçinde şekerleme, bisküvi, lokum, top, ayakkabı ve elbise satılan dükkanların olduğu, lokanta denilen yerlerin bulunduğu başka bir yer görmemişim ki. Belki bir kez, daha çok küçükken, babamla beraber, bizim “Kon/Kone” dediğimiz kıl çadırını almaya gittiğimiz Yüksekova’yı da […]