Kelam’ın payı-1 “Tarihte Müslümanlar niçin kamusal ahlak üretemediler ve bugün niçin üretemiyorlar” sorusunun cevabını ararken, Kelam menziline uğramadan öbür menzillere geçemeyiz. Kelam bahsinde iki noktanın altını çizmek gerekir: İlki Kelam, İslami inançların akli temelde açıklanması, diğer din ve kültürlere karşı savunulması işlevini gören bir disiplin olduğundan zorunlu olarak […]
Hadis sepetindeki çürük elmalar Kamusal ve toplumsal ahlak üretememizin sebeplerini araştırırken, Kur’an-ı Kerim’den sonra varlık, hayat ve insan anlayışımızın teşekkülünde ikinci derecede rol oynayan hadislere de bakmak gerekir. Hadisler “sıhah ve müsnedler” adı altında çeşitli mecmualarda toplanmışlardır. Hadis mecmualarını bir elma sepetine benzetmek mümkün. Sepetin içinde sağlam ve […]
Tarihi miras Hz. Ali’nin “takva” ile ifade ettiği “ahlak ve hukuk” mücadelesinin temelinde yatan hassasiyet şuydu: İdari ve toplumsal hayatta karar alıcı mekanizma ve süreçler ilahi değerlere dayanmalıydı. Reel politiği esas alsaydı Muaviye’den ve Amr bin As’tan çok daha zeka ürünü taktikler geliştirebilirdi, başarmak için bunca zahmete ve […]
Sahabe algısı “Onlar bir ümmetti; gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.” (2/Bakara, 134.) Bu yazıda tarihten tevarüs ettiğimiz ve bugün de bir türlü içinden çıkamadığımız ahlaki krizimizin “sahabe faktörü”nü ele alacağız. Söz konusu faktör büyük ölçüde “sahabe algısı”ndan kaynaklanmaktadır. Hiç […]