Dinden çıkan mürted eğer meşru kamu otoritesine karşı silahlı ayaklanmaya kalkışmıyorsa, ona Kur’an, Sünnet ve sahabe tatbikatına atıfta bulunarak herhangi bir ceza terettüp etmediğini gördük. Ancak geleneksel fıkıh kitaplarında yer alan içtihatlar ve fetvalar, salt itikadi irtidata da ölüm ve hapis cezaları takdir etmektedirler; bu fetvaları tekrar eden […]
Geleneksel toplumlarda dininden irtidat eden kişi veya kişiler, ya ana toplumdan kopmuş veya düşmanla işbirliğine girişerek saf değiştirmişlerdir. Zira aile, cemaat ve kabile (grup asabiyeti)nin söz konusu toplumda başka türlü olamazdı. Hz. Peygamber (s.a.) ve hemen sonrasında Hz. Ebu Bekir dönemi neredeyse tümü müşriklerle savaş içinde geçtiğinden, dininden […]
20. yüzyılın başlarına gelindiğinde İslam dünyasının iki merkezi Hidistan ve Mısırda yaşayan iki düşünür, Şırak Ali ve M. Reşid Rıza’nın mürted meselesine hiç de “hükmünün değiştirilmesi kimsenin kudret elinde olmayan şer’i bir hüküm” olarak bakmadıklarını görüyoruz. Şırak Ali mürtede verilen cezanın siyasi mahiyette olduğunu savunurken Kur’an ayetlerinin maddi […]
Mürtede ölüm cezası verilmesi gerektiğini savunanların kendilerine göre bir takım gerekçeler öne sürmektedirler. Neredeyse tamamının gerekçeleri birbirine yakın olduğundan, biz belli başlı birkaç fakih veya kişiden örnek vermekle yetineceğiz: Serahsi (483/1090), mürtede ölüm cezasının takdir edilme gerekçesini şöyle açıklar:“İnkâr suçların en büyüğüdür. Ancak bu kul ile rabbi arasındadır. […]
Dinden çıkan mürtede ceza takdir edilirken klasik fakihler, iki usul takip etmişlerdir: Biri konuyla ilgili nass olarak göz önünde bulundurdukları ayet ve hadislerin “naklin sübut ve delaletin kat’iyet” ifade edip etmediği hususu; diğeri söz konusu nasslardaki hükümlerin illetlerine binaen maksatları gözetilerek bir görüş geliştirilmesi. Bu esasında fıkıh tarihimize […]